Blok Zinciri: Gelecek mi Fırsatçılık mı?

Blok zinciri denildiği zaman aklınıza ne geliyor? İlk günden beri süregelen blok zinciri tartışmalarına detaylı bir bakış atıyoruz.
Blok zinciri tartışmaları
Blok zinciri geleceğin teknolojisi mi?

Blok zinciri, günümüzün teknoloji dünyasını derinden etkileyen bir kavram haline geldi. 2008 yılında “icat edilen” bu teknoloji, finansa yeni bir bakış açısı getirdi. Para adı verilen itibari değerin var olduğu her sektörde kendisine yer bulabilecek potansiyelde olan blok zinciri üzerine tartışmalar ise ilk günden beri hiç sona ermedi. Bu yazıda, farklı bakış açılarıyla blok zincirini ve blok zinciri oyunlarını dikkatlice inceleyeceğiz.

Blok zinciri nedir?

Teorik tartışmalara geçmeden önce blok zincirinin “kağıt üzerinde” ne olduğundan kısaca bahsedelim. Blok zinciri (blockchain), aynı verinin farklı bilgisayarlar üzerinde depolanıp şifrelendiği, merkezi olmayan bir veri depolama teknolojisidir. Bir değiştirilemez veri defteri olarak tanımlanır. Blok zincirini üzerinde yapılan her işlemin kronolojik olarak kaydı tutulur ve değişiklik yapılmak istendiğinde zincir üzerindeki diğer tüm depolayıcılar uyarılır. Böylece ana veri, çoğunluğun izni olmadan değiştirilemez ve kopyalanamaz.

Peki merkezi olmayan ne demek?

Merkezi olmayan, tek bir kaynağa bağlı olmayan, tek bir kişi, kurum, ya da organizasyon tarafından yönetilemeyen sisteme verilen isimdir. Blok zinciri konusunda merkezi olmayan demek, verinin depolandığı tek bir merkezin olmaması ve bloklar şeklinde bölünmüş parçalarının zincir üzerindeki tüm depolara dağıtılmış olması demektir. Böylece güvenlik sağlanır. Tek bir kişi ya da grup, çoğunluğun izni olmadan bu veriyi değiştiremez, kopyalayamaz. Verinin değiştirilmeye çalışılması durumunda, diğer depolayıcılara bir uyarı gönderilir ve işlem fark edilir.

blockchain-nedir-nasil-calisir
Tartışmalar esnasında blok zincirin bir teknolojiden ibaret olduğu unutulabiliyor.

Sanal ama gerçek para nasıl oluyor?

Blok zincirinin bir kayıt defteri olduğunu belirttik. Peki kripto para ve blok zincirinin ilişkisi nedir?

Çok basit. Kripto paralar blok zinciri sayesinde eşsizlik kazanır. Her kripto paranın kendi blok zincirinde eşsiz bir verisi vardır ve bu veri ile bağlı olduğu cüzdan bellidir. Bu sayede hangi cüzdanda ne kadar kripto para bulunduğu kolayca tespit edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken paranın hangi “cüzdanda” olduğunun tespit edilebilmesidir. Cüzdanın “kime” ait olduğunu tespit etmek ise bambaşka bir konudur.

Bunu bildiğimiz fiziki banknotların seri numarası gibi düşünebiliriz. Devletlerin merkez bankaları para basarken her paraya ona özel bir seri numarası verir. Kripto paralarda ise bu seri numarası verme işini blok zinciri üstlenir.

Bu noktada, “kripto paraların neden gerçek bir karşılığı var?” ya da “kripto paraların gerçek karşılığı olmalı mı?” gibi sorular aklınıza gelebilir. Bu soruyu şöyle düşündüğünüzde her şey biraz daha anlamlı olacaktır: Üzerine seri numarası ve bir devletin adı basılmış bir kağıt parçasının neden bir karşılığı var?

Bu konuyu açıklamak iktisat biliminin işidir. Fakat fikir vermesi açısından şu açıklamayı yapabiliriz:

Para adı verilen takas aracı nominal yani itibari bir değerdir. Bir paranın satın alma gücüne sahip olması arkasındaki devletin gücü ve garantisi ile alakalıdır. Örneğin , ABD doları ile bir şey satın alacağınızda satıcıya aslında şunu söylersiniz: “Bu para Amerika Birleşik Devletleri’ne aittir ve onun güvencesi altındadır. Benden bu parayı aldıktan sonra sen de aynı para ile bir başkasından alışveriş edebilirsin. Bu işlemlerin geçerliliğini ve güvenliğini ABD garanti eder.

Gerçek paralarda bu şekilde işleyen sistem kripto paralar için de benzer şekilde işler. Kripto paraların güvencesini ise blok zinciri sağlar. Kripto para ile bir şeyler satın alacağınızda yukarıdaki cümleden ABD’yi çıkarıp paranın bağlı olduğu blok zincirini yerleştirebilirsiniz.

Sonsuz para basalım?

Bu düşünce başlığı okurken bile birçoğunuza saçma gelmiş olmalı. Kripto paraların arkasında “whitepaper” adı verilen metinler bulunur. Bu metinler kripto para projelerinin amacını, hedefini sayısını vs. içerirler. Bunlar bağlayıcı metinlerdir. Blok zincirleri -özellikle kimliği belirli bir şirket tarafından çeşitli amaçlar ile kullanılanlar- tamamen hukuktan muaf değildirler.

Diğer yandan sonsuz şekilde kripto para üretmek teoride mümkündür. Burada yine iktisadın temel kuralları geçerli olacaktır. Amaçsız ve karşılıksız şekilde basılan para değer kaybedecektir. 100 adet basılmış bir paranın tanesi 10 birim ediyorsa, aynı paranın sebepsiz yere 1000 adet basılması bir tanesinin değerini 1 birime düşürür. Sonuçta değişen bir şey olmayacaktır. Elbetteki çeşitli sebeplere ve değişkenlere dayanarak para basımı başka bir iktisadi konudur.

Sonsuz-kripto-para-basilabilir-mi
Geçerli bir sebebi olmaksızın para basımı anlamsızdır.

Blok Zinciri Oyunları ve Kavram Karmaşası

Bizi daha çok ilgilendiren taraf blok zinciri oyunları. Birçok blok zinciri tabanlı oyun kendini farklı şekilde tanıtıyor. Bu tanımlar arasında çeşitli farklılıklar var fakat bu farklılık kullandıkları blok zinciri teknolojisinden kaynaklanmıyor. Buradaki fark, oyunların mekanikleri ve ekonomik yapılarından kaynaklanıyor.

Play-to-earn, play-and-earn ve win-to-earn modelleri üzerinden konuyu biraz daha inceleyelim. Bu üç tabir, oyundan oyuna bile değişiklik gösterebilir. Burada oyunu geliştiren şirketin, ilgili belge ve açıklamalarda bu terimleri nasıl kullandığı oldukça önemlidir. Daha çok yeni olan bu teknolojide kavramlar ve kullanımlar tam olarak oturmuş sayılmaz.

Play-to-earn sisteminde, şirketler çeşitli NFT ve token’lar araclığıyla kullanıcılara kazanç vadederler. Burada NFT’ler kullanıcılar arasında takas edilerek ekonomik bir değer haline gelir ve bazı şirketler “yönetişim token’i” adını verdikleri token’lara sahip olan oyuncuları projenin ortağı olarak görürler. Yani kullanıcılar ticaret yaparak gelir elde edebilir ya da şirketin -proje özelinde- gelirlerine ortak olabilirler. Play-and-earn de benzer bir sistemdir fakat ekonomik model şirketin politikasına göre biraz değişiklik gösterir.

Win-to-earn sistemi ise oldukça basit bir “kazanan alır” sistemidir. Bu sistemde blok zincirine bağlı ekonomik değeri olan öğeler şirket tarafından kullanıcılara dağıtılır/satılır. Kullanıcılar sahip oldukları bu öğeleri ortaya koyarak birbiri ile mücadele eder. Kazanan taraf havuzda birikeni alır.

Temel olarak bu kavramların hepsi blok zinciri oyunlarında kullanılan oyun ekonomisi modellerinin çeşitleridir. Buradaki fark blok zincirinden değil, ekonomik modelden kaynaklanır.

Milyon Dolar Değerinde NFT’ler, Fiyatı Hızla Yükselen Coin’ler

Bazı NFT’lerin milyon dolarlar karşılığında alınıp satıldığına şahit olduk. Örneğin dünyanın en pahalı NFT’si The First 5,000 Days 69 milyon dolara satıldı. Bu birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Bu tartışmalara da birazdan değineceğiz.

En-Pahali-NFT
En pahalı NFT: The First 5,000 Days.

NFT’ler çeşitli formlarda karşımıza çıkabilir. Bu bazen dijital bir sanat eseri olur, bazen bir oyun avatarı, bazen sanal bir arazi. Formu ne olursa olsun, NFT’ler aynı mantık ile çalışır. Her NFT’nin blok zinciri üzerinde kendine has bir kimliği vardır ve bu kimlik NFT’nin orjinalliğini korur.

Oyunlardaki NFT’lerin birtakım işlevleri de olabilir. Örneğin, ünlü blok zinciri oyunu Axie Infinity’de NFT Axie’ler bulunur ve bunların saldırı ve savunma gibi özellikleri vardır. Bazı nadir Axie’ler diğerlerinden daha güçlüdür. Bu da Axie NFT’lerinin fiyatlarının değişiklik göstermesine sebep olur. Daha güçlü olan Axie muhtemelen sahibine daha fazla para kazandırır.

Oyunlarda NFT’ler

Yukarıda açıkladığımız üzere oyunlardaki NFT’ler birbirlerine karşı üstünlük gösterebilir. Oyun sektörünün ilk gününden beri oyuncular daha keyifli bir oyun ya da kazanma isteği gibi motivasyonlar ile oyun karakterlerini geliştirmeye çalışırlar. Bir MMORPG oyununda daha güçlü zırhlara ve silahlara sahip olmak için günlerini harcayan oyuncular tanıyor olabilirsiniz. NFT’ler işte bu zırh ve silahların yerine geçen yeni teknoloji ürünü birer öğeden fazlası değildir. Tek bir farkla: NFT’ler gerçek paraya dönüşebilir.

NFT’lerin ekonomik değerinin olması oyun algısına yeni bir bakış getirir. Daha önce uzun süreler harcayarak bu eşyalara ulaşan oyuncular, oyunu oynamayı bırakırlarsa bu eşyalardan bir fayda görmüyordu veya oyun hesaplarını bir başkasına satarak bunu gelire dönüştürmeye çalışıyorlardı. Şimdi ise NFT özelliği bulunan eşyalar kolayca alınıp satılabiliyor ve kullanıcılar oyunda harcadıkları vakti kolayca gelire dönüştürebiliyorlar. NFT oyunlarının hızla yükselme sebeplerinden en önemlilerinden bir tanesi de tam olarak budur.

Oyunlarda NFT’ler ne işe yarar sorusunun en basit cevabı şudur: NFT’ler para kazandırır. Peki her zaman kazandırır mı? Hayır. NFT’ler birer yatırım aracıdır ve her yatırımda olduğu gibi riskler içerir.

Oyunlarda Coin’ler, Token’lar ve Kripto Oyun Paraları

Blok zinciri mantığını uzun uzun açıkladıktan sonra oyunlardaki kripto para sistemini basit benzetmeler ile açıklayabiliriz.

Oyun Token’ları: Buradaki token’i yönetişim tokeni anlamında kullanıyorsak, borsayı düşünerek açıklayabiliriz. Borsada nasıl ki bir şirketten hisse senedi alıyor ve hisse senetlerinizin karşılığı kadar şirkete ortak oluyorsanız, yönetişim tokeni sahibi olduğunuzda da benzer bir yatırım yapmış oluyorsunuz. Zaman zaman ufak farklar olabiliyor, örneğin hisse senedi sahibi olarak şirketin kendisine ortak olurken, token sahibi olarak “projeye” ortak olabiliyorsunuz.

Oyun Coin’leri: Genelde, blok zincirine bağlı oyun içi para birimi anlamında kullanılır. İçerisinde ekonomi olan her oyunda para birimleri vardır. Birçok oyunda gerçek para karşılığında satın alınan oyun içi para birimlerine rastlamışsınızdır. Gerekli işlemleri yaptıktan sonra oyun içi para birimini doğrudan blok zincirine bağlarsanız, oyun coinini elde etmiş olursunuz. Dışarıdan bir aracı gerekmeden oyuncular doğrudan kendi aralarında para alışverişi yapabilir. Aslında eskiye nazaran değişen çok bir şey söz konusu değildir. Sadece yeni teknolojinin nimetlerinden faydalanılır.

Axie Infinity, AXS adında bir token’a ve SLP adında bir coin’e sahiptir.

Yalnız burada meydana gelen bir değişiklik daha vardır. Oyuncular bu değerleri kendi arasında alıp satabildiğinden bazen tam, bazen yarı bağımsız bir piyasa daha oluşur. Yukarıdaki örnekten yola çıkarsak şöyle örnek verebiliriz:

Oyun içi “100 elmas” para birimini 20 dolara satın aldığınızı düşünün. Bu elması açık bir pazarda bir başkasına 21 dolara satamazsınız, çünkü elmas para birimini oyunu üreten şirket “sonsuz” biçimde arz eder. Talep ne kadar yüksek olursa olsun, şirket tek el üretici olarak bu talebi karşılayabilir ve fiyatı belirler. Bu blok zincirinin olmadığı sistemdir.

Diğer sistemde, bu 100 elmas oyun içi kripto para birimi olsun. Şirket başlangıçta bir miktar sermaye ile bu para birimini piyasaya sürer. Siz, blok zincirine bağlı bu 100 elması satın aldıysanız bunun sahibi artık şirket değildir. Siz de bu elması bir başkasına satabilirsiniz. Burada fiyatı belirleyen faktör sayısı da değişir. Oyuncular açık bir pazarda “sahibi oldukları” para birimlerini alıp satabilirler ve kripto paranın arkasındaki whitepapper ile de ilişkili olarak yeni bir pazar oluşur. Bu pazarda fiyatlar değişiklik gösterebilir. Özellikle, bazı oyunlarda olduğu gibi bu paranın üretimi oyunculara da bağlıysa. Buradaki elması değerli kılan onun blok zincirindeki kimliğidir ve bu kimliğin sahibi, bu kripto paranın da sahibir. Bu tür durumlarda şirket “sonsuz” para arzında bulunamaz.

Tartışmalar

Blok zinciri üzerine genel bir giriş yaptıktan sonra en başından günümüze kadar gelen gücel tartışmalara bir göz atalım.

Ekonomi ile ilişki her teknoloji, her model, her kanun vb. kendine destekçiler ve karşıtlar bulacaktır. Blok zincirinin getirdiği yenilikler de bu tür tartışmalara yol açıyor. Okuduğunuz bir önceki cümle bile başlı başına bir tartışma konusu. Blok zinciri gerçekten bir yenilik getirdi mi?

Blok zincirinin getirdiği yenilikler?

Bugün baktığımızda blok zincirinin ekonomi ile doğrudan ilişkili bir teknoloji olduğunu görüyoruz. Elbette blok zinciri birçok yeniliği beraberinde getirdi. Bu yeniliklerin büyük kısmının teknolojik olduğunu söylemekte fayda var. Ekonomik model olarak, merkeziyetsizlik akımı dışında blok zincirinin nasıl bir ekonomik model getirdiğini söylebiliriz?

Yukarıda, oyun sektörü özelinde blok zinciri teknolojisi ile ilgili ekonomik modellerden bahsettik. Bu modeller, sıfırdan icat edilmiş yeni modeller gibi görünmüyor. Blok zinciri elbette bu eski modellere güç vererek onları geliştiriyor ve yeni bir görünüm kazandırıyor.

Bu durumda şu ayrımı yapmak gerekiyor: Yenilik yalnızca daha önce var olmayanı icat etmek midir, yoksa var olanı geliştirmek de yenilik sayılır mı? Bu açıdan değerlendirdiğinizde “blok zinciri yeniliklerine” yeni bir bakış kazanabilirsiniz.

Dolandırıcılık Suçlamaları

Blok zincirinin bütünüyle bir dolandırıcılık projesi olmadığını elbette hepimiz biliyoruz. Bazıları “blok zinciri yüzünden dolandırılır mıyım?” diye soruyorlar. Evet, dolandırılabilirsiniz fakat bu blok zinciri yüzünden olmaz. Bir yerlerde bir şeyleri yanlış yapmış olma ihtimaliniz çok daha yüksek.

NFT’ler, kripito paralar ve blok zinciri ile ilişkili ekonomik birçok öğenin aynı zamanda birer yatırım aracı olduğunu unutmamak gerekir. Her yatırımda olduğu gibi burada da riskler ve faydalar mevcuttur. Para kazanabileceğiniz gibi zarar da edebilirsiniz. Yapılan yatırımın kar getirmemesi işin içinde bir “dolandırıcılık” olduğu anlamına gelmez.

Ne yazık ki, blok zinciri ile ilişkili birçok dolandırıcılık da söz konusu oluyor. Fakat bu tam olarak blok zincirinin suçu değildir. Teknolojinin yeni olması ve insanların bazı kavramları henüz tam olarak anlayamamış olması dolandırıcıların önünü açmaktadır.

Kısaca, bir dolandırıcının tuzağına düşmek büyük oranda insan hatasıdır. Teknoloji bundan tek başına sorumlu tutulamaz. İnsanların yatırım kararı verirken ne yaptığını biliyor olması oldukça önemlidir.

Sömürü – Ponzi Suçlamaları

Blok zinciri insanların algısında kendisine ilginç bir yer buldu. Bazıları yeni sistemler için “komünizm” benzetmesi yaparken bazıları ise “vahşi kapitalizm” benzetmesi yapıyor. Gariptir ki, blok zincirinin gerçekten de her ikisine de uyum gösterdiği durumlar oluyor.

Teoride blok zinciri, tek bir merkeze bağlı kalmadan insanların ekonomik faaliyetleri denetleyebilmesine ve herkesin bu ekonominin bir parçası olmasına imkan sağlıyor. Öte yandan bugünkü durumu ele aldığımızda, “kripto babalarının” karını artıracak şekilde çalışan büyük bir topluluk da görüyoruz. Bu topluluk elbette kendi çıkarları için çalışıyor ve bundan görece bir fayda da sağlıyorlar lakin sermayenin büyük kısmı için adil bir dağıtım söz konusu değil. Gelin görün ki, bu durum geçmişten günümüze teknoloji ile bağımsız olarak da bu şekilde gerçekleşti.

Ponzi şeması suçlamaları için ise durum biraz farklı. Tanım olarak:

“Ponzi şeması, Ponzi sistemi veya Ponzi oyunu, yüksek kâr getiren bir üretim varmış gibi göstererek yatırımcıları sisteme katmayı amaçlayan ve ilk yatırım yapanlara ödemenin sisteme sonradan katılanların parasıyla yapıldığı bir dolandırıcılık yöntemidir.”

Wikipedia
Ponzi-semasi
Ponzi işleyişi

Gerçekten, blok zinciri ile daha erken tanışmış olanlar sonradan dahil olanlara göre çeşitli kripto paralar üzerinden çok daha büyük kazançlar elde etti. Bu oldukça genel bir durum gibi görünüyor. Yeni ortaya çıkan fırsatları erken değerlendirenlerin başarı şansı sektör ne olursa olsun muhtemelen daha yüksektir. Öte yandan, ponzi şemalarında değer üreten bir sistem söz konusu değildir. Yeni katılımcı öncekine para kazandırır ve kendisinden sonra gelecek olandan kazanç bekler. Blok zincirine baktığımızda ise bu teknoloji ile bağlantılı olarak birçok projenin üretildiğini görebiliyoruz. Ponzi şeması değerlendirmesi yaparken bütün bir blok zincirini değil, blok zinciri ile ilişkili projeleri ayrı ayrı değerlendirmekte fayda vardır. Neticede blok zinciri sadece bir teknolojidir.

Merkezi Olan Merkeziyetsiz Sistemler

Merkeziyetsiz sistemler, bugün itibari ile gerçekten “hiç merkezi olmayan” anlamına gelmez. Tam tersine, değişken ve çok sayıda merkez anlamına gelir. Buradaki merkeziyetsizliği sağlayan, bu çok sayıdaki merkezin hiç birinin tek başına tüm gücü elinde bulunduramamasıdır. Tek parça olan veri, güç, yada yönetim hakkı binlerce parçaya bölünmüş ve dağıtılmıştır.

Bu konu ile ilişkili olarak bir başka tartışma ortaya çıkıyor. Web3 teknolojilerini saklayacak olan bu çok sayıdaki sunucu (server) bugünkü Web2 arayüzlerini ve hizmetlerini kullanıyor. Bu sistemin bir parçası olmak isteyen kişilerin tamamının kendisine ait bir sunucusunun olması ise bugün için mümkün değil. Bu sebeple insanlar/şirketler, büyük servis sağlayıcılarına ait sunucu ve teknolojileri kiralayarak/satın alarak kullanıyorlar. Bu durum, Web2’de söz sahibi servis sağlayıcıların Web3’de de bir merkez haline gelerek söz sahibi olma tehlikesini oluşturuyor.

Bu tehlike teoride var ama pratikte gerçekleşmesi çok mümkün görünmüyor. İnsanlar, şirketler birbiri ile rekabet içerisinde hızlı bir gelişim gösteriyorlar. Bu sebeple alternatifler ve imkanlar hergün artıyor. Bu kadar büyük bir ekosistemin büyük çoğunluğuna sahip olma ihtimali ise şimdilik bir hayal gibi görünüyor.

Sürekli Kişisel Veri Kaydı Tehlikesi

Blok zincirinin bir “değiştirilemez defter” teknolojisi olduğunu söylemiştik. Bu deftere bağlı sunucular bloklar halindeki verileri depoluyorlar. Bu, zincire bağlı sunucularda birçok türden veri barındırılabileceği anlamını da taşıyor. Kullanıcıların sağladığı veriler bu sunucuda saklanabilir. Bazı durumlarda sunucu sahipleri ise bu veriye erişebilir.

Bu durum zincir üzerindeki kişisel verilerin, tespit etmesi oldukça zor – belki imkansız- kişiler tarafından suistimal edilebilme tehlikesini doğruyor. Günümüzde kullanılan sistemlerde kişi gizliliği önemli ölçüde sağlanmış gibi görünse de, bu teknoloji -diğerlerinde de olduğu gibi- kötü niyetli kişiler tarafından kullanılma riski taşıyor.

Bu tartışma şimdilik tamamen varsayımsal gibi görünüyor. Birçok blok zinciri projesi bu tür verileri tamamen anonimleştirerek kullanıyor ve hangi verinin kime ait olduğunu tespit etmek ve bu verileri değiştirmek imkansız hale geliyor. Diğer yandan, internet dünyasında hali hazırda kullanılan birçok teknoloji kişisel verilere tehdit oluşturma potansiyeline sahip. İnsanların çoğu bunu bildiği halde ise verilerini paylaşmaktan – örneğin sosyal medyada- çekinmiyor.

Blok zinciri ve Çevre

Kripto para üretimi yüksek miktarda enerji tüketimine sebep oluyor. Ayrıca karbon salınımı denilen ekolojik bir tehlike de çevreyi tehdit ediyor. Bu noktada, blok zincirinin çevreye olumsuz etkisi bazen tartışma konusu oluyor.

Bu tartışmaların uzun sürmesi ise pek muhtemeln görünmüyor. Diğer birçok teknolojiye kıyasla blok zinciri, çevre açısından oldukça temiz. Üstelik şirketler şimdiden “düşük karbon salınımlı” zincir teknolojileri üretmiş durumdalar. Örneğin Azerion, Habbo’da IMX ile çalışıyor. Bu daha düşük karbon salını anlamına geliyor.

Nihai Soru: Blok zinciri geleceğin teknolojisi mi?

Teknik bir fikir olarak blok zinciri iyi bir fikir gibi görünüyor. Elbette bu düşünceye de karşıt argüman gösterebilecek birçok insan mevcut. Bugünün kripto borsalarındaki gözde coin’ler, NFT çılgınlığı, blok zinciri oyun trendi elbette bir gün sona erebilir. Fakat blok zinciri teknolojisi iyisi ve kötüsüyle birçok yeni sistemin kurulmasını sağlayabilecek güce sahip. Bazıları blok zincirinin bir devrim olduğunu söylerken bazıları ise gelip geçici bir heves olduğunu düşünüyor.

Sonuç olarak, tek başına bir teknoloji “gelecek” olamaz. Örneğin, internetin icadının ardından insanlık bu yeni teknolojiye yatırım yapmayı seçti. İnternet kavramı için birçok proje üretildi, insanlar ilgi gösterdi ve insanların çabalarıyla internet “geleceğin teknolojisi” oldu. Kısacası bir teknolojinin geleceği insanların onu nasıl kullandığına bağlı. Blok zinciri de benzer bir süreçten geçecek. İnsanlar bu teknolojiye de internet örneğinde olduğu gibi yaklaşırsa, blok zincirinin geleceğe yön verme potansiyeli var.

Son Söz

İnsanlar tarih boyunca “yeni” olan üzerinde tartışmışlardır. İlk kez 2008 yılında hayatımıza giren blok zinciri ve onun üzerine kurulu sistemler de yeni sayılabilir. Bu tartışmalar oldukça doğaldır ve insanların mevcut olanı geliştirmesine, riskleri fark edip azaltmasına ve neyin “faydalı” olduğuna karar vermesine yardımcı olur.

Sorumluluk reddi: Yukarıdaki yazı insanlara genel bir bilgilendirme yapmak amacı ile hazırlanmıştır. Hiçbir yatırım telkin veya tavsiyesi içermez. Akademik değeri yoktur ve öznel yargılar içerebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir