Bir video oyunu geliştirmek… Bu 4 kelimeden oluşan cümle kulağa oldukça güzel geliyor. Ben de bir oyun meraklısı olarak bilmediğim engin dünyalarda, hikâyelerde veya zorlu görevlerde kendimi kaybetmeyi ve onları bir hamlede tüketmeyi oldukça seviyorum. Ancak oyunlar geliştirilirken arkasında yatan yoğun mesaileri ve akıtılan terleri nadiren düşünüyorum. Burada aklıma hemen Jason Schreier’in “Kan, Ter ve Pikseller” isimli kitabının başındaki şu cümleler geliyor “Diyelim ki bir video oyunu yapmak istiyorsunuz. Harika bir fikriniz var. Prenses sevgilisini ateş kusan, dev bir kaplumbağadan kurtarmak zorunda kalan, bıyıklı bir tesisatçı hakkında. Ve oyununuzu yapabilmek için bir yatırımcıyı size birkaç milyon dolar vermeye ikna ettiniz. Peki, şimdi ne olacak?” . Diyelim ki süreç sizin tam istediğiniz gibi gitti ve John Schreier’in de bahsettiği gibi aklınızdaki bu muhteşem fikre bir yatırım bulmayı başardınız. Peki, ya şimdi? İşte, asıl zorlu süreç buradan sonra başlıyor. Programcılar, çizerler, tasarımcılar ve bir prodüktör… Dahası, sonradan ortaya çıkabilecek sorunları tespit edebilmek için kalite kontrol üzerine görevlendirilecek kişiler… Kısaca, bulduğunuz bu harika fikri her an sizleri eleştirmeye can atan bir topluluğa sunmak için hazır olmalısınız.
Tüm bunların yanında bir önemli değişken ise “para”. Topluluğa sunacağınız oyunu aklınızdaki gibi geliştirebilmek ve bunu belirli bir zaman diliminde yapabilmek için “para” faktörü oldukça önemli. Saatlerce oynadığımız oyunları ortaya çıkaran geliştiricilerden, küçük çaplı stüdyolara kadar belki de herkes için en önemli faktör bu. Benim de saatlerimi verdiğim “Pillars of Eternity” isimli muhteşem oyunu geliştiren Obsidian Entertainment’in başında yer alan Feargus Urquhart da “Bunu yapmak için gereken parayı nereden bulacağız?” sorusuna cevap bulamıyordu.
Büyüklüğü fark etmeksizin birçok stüdyonun kafasına takılan bu soruyu vurgulamamın sebebi, son yıllarda oldukça popülerlik kazanan blockchain teknolojisinin geliştirici ve oyuncuyu ortak bir paydada buluşturarak bir kazan-kazan durumu meydana getireceği ve geliştiricilerin uykusunu kaçıran tüm bu sorunları çözebileceği iddiası. Peki gerçekten de blockchain teknolojisi geliştiricilerin problemlerini ortadan kaldırabilecek devrimsel bir teknoloji olabilir mi?
Piksellerden Blockchain’e: Web 2 ve Web 3 Oyunlarına bir Bakış
Aşina olduğumuz birçok stüdyonun (Ubisoft, Square Enix) blockchain teknolojisine adım attıklarını ve bu alanda gezindiklerini gördük. Peki, neden? Oyun stüdyoları blockchain teknolojisini oyunlarına entegre ederek ne gibi avantajlar elde edebilir?
Geleneksel oyunlar ile başlayalım. Eğer gerçekten iyi bir video oyunu deneyimi yaşamak istiyorsanız belirli miktarı da gözden çıkarmalısınız ki bu genelde 60 dolar gibi bir miktar (AAA oyunlar için) olmaktadır. Oyuna sahipsiniz. Peki, ya şimdi?.. Oyun içi harcamalar yaparak belki birkaç görünüm, güçlendirme veya DLC’ye sahip olabilirsiniz ama… Gerçekten de sahip olabilir misiniz?
Geleneksel oyunlarda oyun içi sahiplik kavramı tamamen bir yanılsamadan ibarettir. Çünkü oyuncular oyun içerisinde yer alan varlıkların hiçbir zaman gerçek sahibi değildir. Bu varlıklar geliştiriciler tarafından kullanıcıların hesaplarına tanımlanan ve yine geliştirici tarafından geri alınabilen sanal varlıklardan ibarettir. Blockchain teknolojisinin oyun sektörüne girişi ve Web2’den Web 3’e geçiş ile bu durum değişti. Blockchain teknolojisi kullanılarak oyunlarda değiştirilemez tokenler olarak da bilinen NFT’ler kullanıldı ve bu durum da oyunculara, satın aldığı oyun içi içeriğe gerçekten sahip olduklarını hissettirdi. Bununla birlikte sahip oldukları bu içerikleri satma ve takas etme gibi özgürlükleri de onlara sundu. Bu da geleneksel oyunlara kıyasla önemli bir avantaj sağlıyor. Bunun yanında web 3 oyunlara ve geliştiricilere aşağıda sıralanan önemli özellikleri de kazandırıyor.
- Stüdyolar için Daha Fazla Kazanç Kaynağı: Stüdyolar her zaman oyunculardan para kazanmanın kolay yollarını aramıştır. Web 3 oyunlarında para kazanmanın çok daha kolay olduğu iddia edilir. Bunun sebebi yukarıda da bahsettiğimiz gibi oyuncuların, oyun içi sanal varlıkların gerçek sahipleri hâline gelerek kendilerinin bir Pazar oluşturması ve varlık satın almaya teşvik edilmesidir.
- Geliştiriciler için Daha Güvenli bir Gelir: Geleneksel oyunlarda, geliştiricilere gidecek olan gelir yüzdesi sabittir ancak blockchainde bu oran çok daha yüksek ve geliştiriciler zincir içi telif hakkı sayesinde her varlığın yeniden satışından kazanç elde edebilirler.
- Tek Cüzdan ve Tek Profil: Merkeziyetsiz cüzdanlar ile oyuncular, sahip oldukları dijital varlıkları kolayca farklı bir profilde kimlik doğrulamaya gerek kalmadan kullanabilirler. Bu da oynanabilirliği arttırarak oyuncu merkezli bir yaklaşım benimser.
- Zincir Üzerine İşlenen Sanal Varlıklar ve Takip Edilebilirlik: Blockchain teknolojisi ile sanal varlıklar zincir üzerine işlenebilir. Bu da varlıkların ilk oluşturulma tarihine kadar kaç kere el değiştirdiğinin, hangi merkeziyetsiz cüzdanlar tarafından elde tutulduğunun ve nasıl elde edildiğinin takibini sağalar. Bunun sayesinde oyun içerisinde yer alan belirli başarımlar ve/veya özel etkinliklere katılımı doğrulamaya imkân tanır.
Listeye birçok özellik daha eklenebilir fakat Web 3’ün oyuncu ve geliştiriciyi ortak paydada buluşturduğu (en azından bunu amaçladığı) ve merkezine oyuncuyu koyarken, geliştiricinin de hakkını almasını sağlamaya çalıştığı söylenebilir. Peki, bu özellikler oyunu oynayacak olan kullanıcıyı ekranda uzun süre tutmaya yetecek mi? İşte burada Web 2 ve Web 3 fark etmeksizin oyunların kaçınılmaz doğasında olan “oynanabilirlik” devreye giriyor. Web 3 oyunların da yukarıda bahsettiğimiz tüm bu özelliklerin yanında sezgisel kontroller, dengeli oynanış, duyarlı geri bildirim gibi oyuncunun ilgisini çekecek ve oyunu oynamaya devam etmesini teşvik edecek olan özellikleri de barındırması gerekiyor. Peki, Web 3 oyunları bunu başarabildi mi ?
İyi Bir Başlangıç, Kötü Bir Son: Play-to- Earn (P2E)
Blockchain teknolojisini kullanmaya karar veren stüdyolar, oyuncuların oyunda belirli görevleri yaparak, çeşitli başarımları kazanarak kısaca, oyunda vakit geçirdikçe gerçek dünya değeri veya finansal değere sahip olan çeşitli ödüllere sahip olabileceği oyun modelini tercih etti -ki bu oldukça doğal. Ancak bu model geleneksel Web 2 oyunlarında olduğu gibi, oyuncuların giriş için yüksek bir meblağı ödemesini gerektiriyordu. Her ne kadar oyunculara bu meblağı geri kazanabilecekleri vaat edilse de modelin yüksek giriş bedeli birçok oyuncunun sürece katılmasını engelledi.
Web 3 oyun geliştiricileri geç de olsa bunun farkına vardı ve free-to-play olan ve play-to-earn mantığını devam ettiren bir modele geçtiler. Günümüzde de blockchain teknolojisini kullanan çoğu oyun ücretsiz olarak listeleniyor. Sektör gelişmeye devam ederken Web3 oyun geliştiricileri, uzun vadeli sürdürülebilirliği sağlamak için önemli değişiklikler yapmaya devam ediyor.
İyi Bir Web 3 Oyunu Nasıl Olmalı?
Oynanabilirlik en önemli faktör. Web 3 oyunlarında ise oynanabilirlik iki temel bileşene dayanıyor. Bunların ilki oyunun blockchain üzerinde sorunsuz çalışıp çalışmadığıdır. Eğer geliştirilen oyun devamlı ağ tıkanıklığı, yavaş onay süreleri veya yüksek işlem maliyetleri gibi sorunları barındırıyorsa, oyunun oynanabilir olması pek mümkün değildir. Bu da oyuncu deneyimini kötü etkiler ve oyuncuların zamanla ayrılmasına sebep olur.
İkinci bileşen ise oyunun kullanıcı dostu olmasıdır. Bence en kritik olan da ikinci bileşendir. Kullanıcıların Web 2 oyunlarından farklı olarak sağlanan, oyun varlıklarını satın alma, satma veya takas etme gibi işlemleri kolayca gerçekleştirebilmesi gerekir.
Web 3 oyunlarının genelde hedef oyuncu kitlesi kripto topluluğudur. Bu durum uzun vadede topluluğun büyüklüğünün sınırlı olması nedeniyle pazar erişimini oldukça kısıtlar. Bu nedenle oynanabilirliğin ön plana alınması ve daha geniş kitlelerin hedeflenmesi uzun vadede faydalı olacaktır. Finansal kazanç vaadi her ne kadar oyuncular için oyunu oynamaya bir teşvik oluştursa da oyun içi varlıkların kârlılığının düşmesi ile birlikte oyuncuların da sistemden ayrılması kaçınılmaz olur. Oynanabilirlik faktörü sağlıklı bir şekilde sağlanabilirse, oyunun kârlılığı düşse de oyuncunun oyuna devam etme olasılığı da artacaktır.
Aslında 1 no.lu resim, iyi bir web 3 oyun projesinin barındırması gereken özellikleri çok iyi özetliyor. Oynanabilirlikten ve ne kadar önemli olduğundan bahsettik. Blockchainin kârlılığa etkisi ve yalnızca bunun yeterli olmayacağına da değindik. Son olarak ise erişilebilirlik faktörü büyük bir öneme sahip. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Web 3 oyunlarının çekirdek oyuncuları merkeziyetsiz cüzdanlara, kripto para birimlerin ve NFT’lere oldukça hâkim olan kripto topluluğu. Peki, ya blockchain ile hiç ilgisi olmayan oyuncu kitlesi? İşte bu birçok web 3 oyun stüdyosunun aklına takılan, ancak her zaman es geçtikleri bir soru. Yıllarca Web 2 oyunlarda zaman geçiren bir oyuncu, nasıl olur da Web 3 alanındaki oyunlara teşvik edilebilir? Bu erişilebilirlik engeli nasıl kırılabilir ?
- Geniş Demografiyi Hedeflemek: Yalnızca kriptoya aşina olan topluluğa odaklanmak yerine, kripto meraklılarını ve geleneksel oyuncular da dâhil olmak üzere daha geniş bir kitleye hitap eden bir geliştirme süreci. Bu popüler türlerden veya kitlesel çekiciliğe sahip temalardan unsurlar içerebilir.
- Finansal Mekaniklerin Basitleştirilmesi: Oyunun finansal mekaniklerinin kripto ekosistemine aşina olmayan oyuncular için kolayca anlaşılabilir olması oldukça önemli. Oyuncuları karmaşık bir terminoloji seline boğmadan oyun içi varlıkların ve kripto paraların nasıl çalıştığı konusunda eğitmek için net açıklamalar ve öğreticiler sağlanabilir.
- İstismarın Önüne Geçmek: Play-to-earn modeli istismar edilmeyecek ve oyucular arasındaki rekabeti sağlıklı kılacak şekilde tasarlanmalıdır. Oyuncuların yatırım veya oynanan süreye bağlı olarak aşırı avantaj elde etmeleri can sıkıcı olabilir. Bu nedenle çeşitli sınırlama mekanizmaları kullanılabilir.
- Oyun Varlıklarının Transferleri: Oyun içi varlıkların alım, satım ve takası için sorunsuz ve kullanıcı dostu bir sistemin tasarlanması uzun vadede oyuncuların oynama süreleri üzerinde etkili olacaktır.
Henüz emekleme aşamasında olan Web 3 oyunlarının kat etmesi gereken yol her ne kadar uzun olsa da geleceği bir o kadar parlak görünüyor. Bu alanda daha fazla birlikte çalışabilirliğe ihtiyacımızın olduğu da kaçınılmaz bir gerçek.
Sonuç
GameFi tokenlerinin güncel piyasa değeri 10 milyar doları geçiyor. Birçok büyük şirketin de metaverse ve Web 3 oyun sektörüne girmesi ile birlikte alan gittikçe genişliyor ve her yeni gelişmeyle alanın daha fazla potansiyeli olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca günümüzde var olan Web 3 oyunları, yeni nesil oyunların önünü açarak, ortaya çıkacak web 3 oyunlarının potansiyellerine ulaşmasına destek sağlamış oluyor. Web 3 oyunlarının gelecekte nasıl bir hâl alacağı ve arka planda isimlerine aşina olduğumuz büyük şirketlerin bu alanda geliştirmeler gerçekleştirdiğine dair fısıltılar dolaşırken merakla yeni projelerin takibini gerçekleştirmek de oldukça önemli.
Alp Mete Şirin
Kripto varlık düzenlemeleri, GameFi,akıllı sözleşmeler, DeFİ, DAO mekanizmaları ve rehberlik gerektiren dApp’ler konusunda uzmanlaşarak gelişen blokzincir endüstrisinde yerel ve uluslararası şirketlere danışmanlık sağlamaktadır. Hem teknolojik hem de yasal olarak hızla değişen bu alanda kişisel verilerin korunması ve işlenmesi, yapay zekâ ve ceza muhakemesi üzerindeki profilleme etkileri, bilgisayar oyunlarının incelenmesi ve regüle edilmesi konularındaki yasal eğilimleri araştırmak ve bu alanda hizmetler veren global/yerel şirketlere hukuki danışmanlık sağlamaktadır.