Kolay anlaşılabilecek mekanikleri son derece sürükleyici detaylarla birleştiren Tower Defense türünün adeta mobil platformlar için yaratıldığı malumunuz. Yol arkadaşlarımız olan cep telefonlarıyla muhteşem bir uyum yakalayan tür, Leke Games’in ince ince işlediği formülüyle dikkat çeken Defense of the Kings ile bir kez daha sizlerle buluşuyor. Peki, Android ve iOS tarafında çıkışını gerçekleştiren oyun bizlere ne vaat ediyor?
Allah’ını seven defansa gelsin!
Formül daima basit; bir kalemiz var ve ona saldıran asker, yaratık, börtü böcek, artık her neyse hedeflerine ulaşmadan telef etmemiz gerekiyor. Bunu yaparken ‘kule’ görevi gören askerlerimizi doğru bir şekilde yerleştirmeli, mümkünse hedefe ulaşma sürelerini uzatan labirentler inşa etmeli ve oyunda geçirdiğimiz zaman boyunca da bu üniteleri güçlendirerek bir sonraki haritaya hazırlanmalıyız.
Tower Defense oyunları bu noktada -genellikle- iki farklı yolu benimser. Birincisinde haritada sabit bir yol oluyor ve o yoldaki yine sabit olan noktalara istediğiniz kuleleri dizebiliyorsunuz. İkinci türde ise X boyutunda bir haritada A ile B noktaları arasında sizi serbest bırakan bir oyun modeli benimseniyor. Defense of the Kings ise kendisine özgü, daha farklı bir yol tercih etmiş. Elbette hala belli noktalar söz konusu ancak haritanın neredeyse her noktası kule veya ünite dikmek için kullanılabileceğinden, savunmayı ön alandan mı başlatacaksınız yoksa kaleye yakın mı kuracaksınız, tamamen size kalmış.
Düşmanlar kulelere saldırmadığından savunmanızı labirent oluşturacak halde düzenlemek eminim hemen aklınıza gelmiştir ama Leke Games işinizi olumlu manada zorlaştıracak bir oyun modeliyle çıkagelmiş. Defense of the Kings’deki düşmanlar sadece farklı hız ve zaaflara sahip olmakla kalmıyor, her seferinde farklı bir rota da benimsiyorlar. Bu da sizin labirentinize hiç girmeden kuleye varmanın bir yolunu bulabilecekleri anlamını taşıyor. Benim bu noktada önerim, kuleye yakın bölgelerde savunmanızı ciddi anlamda yoğunlaştırmanız ve akınları mümkün olduğunca yavaşlatmaya çalışmanız yönünde olacak.
Dünyalar kadar içerik
Defense of the Kings, biz bu yazıyı hazırladığımız sırada her biri 30’ar bölümden oluşan dört ayrı harita temasına sahipti, yenileri de yolda. Bu, size uzun süre başından kalkmasanız bile bitiremeyeceğiniz kadar fazla içerik sağlıyor ve bunu sağlayan tek şey de harita çeşitliliği değil.
Üniteler de beş farklı ırka dağıtılmış dörder birimden oluşmakta. Toplamda 20 farklı birim mevcut ve bu, oyunun ilk günleri için oldukça etkileyici. Kısaca ırklara bakmak gerekirse, hikayenin başında sizlere mitolojik yaratıklardan oluşan Ancient’lar eşlik edecek. Bu ırk, kendi içinde oldukça dengeli birimlere sahip. Gem Monster hızlı ateş edebilen ama DPS’i düşük birimleriyle başlardaki haritaları temizlemenize yardımcı olacak olsa da Boss’lara karşı neredeyse hiç etkili olamıyor. 160 savaş puanı kazandığınızda çağırabildiğiniz Dragon, küçük üniteler ve Boss’lar arasında ciddi bir denge sağlamanıza yardımcı olacaktır. Tabii Boss’lar konusunda en büyük yardımcılarımız, hantal olsa da vurduğu yerde gül bitiren Satiros ve buzlu nefesiyle dehşet yaratmasının yanında düşman birimlerini de ciddi oranda yavaşlatan Frost Drake.
Ancient ırkından sonra ilerledikçe açabileceğiniz yeni birimlerle de karşılaşacaksınız ve bunların ilki olabilecek en dengeli ve ucuz birimlere sahip olan Human ırkı. Archer, Ranger, Warrior ve Mage birimlerinin yeteneklerini anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. Human ırkını açabilmeniz için minimum 250 gem biriktirmeniz ve dördüncü seviyeye yükselmeniz gerekiyor, bu da bir iki saat içinde ulaşabileceksiniz demek.
Elbette haritalarda ilerledikçe kadim varlıklar ve insanlarla yetinmek zorunda değilsiniz. Bu noktada Orc, Forest ve Undead ırkları da devreye girecektir. Her biri birbirinden güçlü olan bu birimler, birbirinden farklı özellikleriyle karşınıza çıkabilecek olan horde’larla hem hız hem de güç açısından baş edebilmenize yardımcı olacaklar.
Detaylı bir gelişim ağacı
Peki ihtiyacımız olan gold ve gem’lere nasıl kavuşacağız? Leke Games ödüller konusunda hayli bonkör davranmış. Her savaştan sonra ve oyuna her girdiğinizde toplayabildiğiniz ödüllere ek olarak günlük, haftalık ve başarımlara bağlı olarak da kazanabileceğiniz ödüller söz konusu. Ayrıca belli zaman aralıklarıyla çarkıfeleği çevirebiliyor ve videolar izleyerek yeni sandıklar açabiliyorsunuz.
Kazandığınız gold’lar ile birimleri güçlendirebilir ve gem’ler sayesinde daha güçlü birimlere erişebilirsiniz. Ben ödül sistemini daha önce de dediğim gibi oldukça bonkör buldum ve microtransactionlar da oldukça tadında bırakılmış.
Sonuç olarak, Defense of the Kings’in tower defense meraklılarını mutlu edecek bir yapım olduğunu belirtmem gerekiyor. Ben beta sürümünü denememe rağmen neredeyse hiçbir sorunla karşılaşmadım, optimizasyonu ve pil kullanımı da son derece başarılıydı. Haliyle, sistem gereksinimleri henüz açıklanmamış olmasına rağmen “halen nefes alan” çoğu telefonda çalışabileceğini değerlendiriyorum.
Leke Games’in TDZ’den sonra geliştirdiği ilk oyun olan Defense of the Kings oldukça başarılı bir yapım olmuş, türe yakınsanız veya kısıtlı vakitlerde oynanabilecek bir oyun arıyorsanız doğru yerdesiniz.